1934 yılı sonbaharında Çankaya’daki akşam yemeği sofrasına genç bir konuk gelir. Adı Behçet Kemal Çağlar’dır. Konuklar arasında o dönemin Bükreş Büyükelçisi Hamdullah Suphi Tanrıöver ile şair Yahya Kemal Beyatlı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ruşen Eşref Onaydın, Fazıl Ahmet Aykaç da bulunmaktadır. Yemek başlar. Atatürk’ün keyifli gecelerinden biridir, ilk soruyu Behçet Kemal’e sorar: «Yahya Kemal’i tanıyor musun?» der. Henüz lise öğrencisi olan, Türkocağı (Halk evi) sahnesinde Faruk Nafiz Çamlıbel’in «Çoban» piyesinde rol aldığı için Atatürk’ün dikkatini çekip, Çankayaya getirtilen Behçet Kemal çok heyecanlanır «Paşam eserlerini okumuştum ama şimdi ilk kez görüyorum» der. Atatürk genç şaire «Yahya Kemal yurdumuzun tanınmış şairlerindendir. Senin de bunun gibi yükselmeni istiyorum. Sizin gibi yetenekli gençlerin yükselmesine Yahya Kemal yardım etsin» der. Yahya Kemal’e de dönerek «Beyefendi, yardımınızı esirgememenizi rica ederim» diye buyurur. Yahya Kemal de «Emredersiniz Paşam» karşılığını verip, Behçet Kemal’i yetiştirme işini üstlenir. Atatürk iyice keyiflenmiştir. Behçet Kemal’e dönüp «Şu sofraya bak ve bir şiir yaz» der. Behçet Kemal hemen bir şiir yazıp okur. Şiirden çok duygulanan Atatürk, yerinden doğrulup genç şairi alnından öper. Behçet Kemal hemen bu öpüşü de şiirleştirir. Atatürk bundan sonra çevresine dönerek «Bu genci İngiltere’ye gönderelim. Orada İngiliz edipleriyle tanışsın ve iyi bir şair olarak yurda dönsün» der.
Taha Toros Arşivi